29 Haziran 2010 Salı

Bir sonisphere Macerası !

Yazıya başlarken size çıkan grupların listesini gösteriyim :

Rammstein
Alice in Chains
Pentagram
Stone Sour
Blacktooth
Ete Kurttekin
Accept
Manowar
Hayko Cepkin
Volbeat
Murder King
Metallica
Slayer
Megadeth
Anthrax
Foma
Gren

İlk başta ben bu festivali diğer insanlara tanıtırken " Eğer yaşayan en iyi metal grupları listesi yaparsanız ilk 10'a burdan 5 grup kesin girer " diyordum. Bunların yanında başka kim gelebilirdi ki. Tamam , Iron Maiden vs. gruplar gelebilir ama iron maiden gelirde headliner olamazsa ayıp olurdu. Ayrıca ben cuma günü sırada beklerken sonisphere'in türkiyedeki temsilcisiyle tanıştım. Bana Iron maiden ile anlaştıklarını sene Sonisphere Istanbulda Iron Maiden gibi bir devi göreceğimizi söyledi. Neyse artık festivali anlatmaya başlayayım.


Olaylar perşembe sabahı başladı. Red Bull Air Play yarışmasında bilet kazanıp satalım ve zengin olalım rüyasıyla yola çıktık. 1 saatlik yolculuğun ardından istiklalde arkadaşlarla buluşup Bronx Pi ye gittik ve ardından işler boka sarmaya başladı. RedBull ile alakası yok ama Bronx'ta yarışma dahil -18 kimse giremiyor. 1-2 saatlik pazarlıktan sonra çıkamıyacağımızı anlayınca istiklalde oturma eylemine başladık. Tam başlamıştık önümüzden geçen her farklılığı diğer insanlardan farklı olan insanları alkışlarken önümüzden Demet Evgar geçti. DEMET EVGAR !! Bize dil bile çıkartı. Neyse bu arada taksim en alkışlı gününü yaşıyordu. Önümüzden geçen her insanı alkışlamaya başlamıştık ki çok iyi bir haber geldi. Bizi Bronx'a sokamayan redbull bize İstiklalde gösteri yaptıracaktı. Gösteri başladı bizim şarkımız Brother Of Metal'di sözleriyle bir şeyler anlatmaya çalışıyodum. Ama o sırada gerçekten komik şeyler oldu. İnsanlar bizi para toplamaya çalışıyor sandı ve bize para attılar. Her neyse bu olaylar bitti biz sizi arayacağız dediler amaa tabiki aramadılar. Saatler artık 11 olmuştu. İstiklal istiklal olalı böyle bir grup görmemişti herkesi alkışlayan herkesle konuşan bir grup. Ardından sırf şansımızı denemek için Dorock'a gittik. Sonuç gene aynı !!.. Alınmadııkk !! Her neyse devam ettik artık bazılarının eve gitmesi gerekti. Fakat gidecekleri araç 45 dakika sonra gelecekti. O zaman yapılacak şey belliydi. Bira içmek ! İlk bulduğumuz yere girdik ve alman birası içtik. Aslında yarı almaz birası yarı türk su'yu vardı içinde ama olsun iyi sayılırdı. Sonuç olarak elamanların arabası geldi ve gece bitmişti. Ama ben eve gitmiyordum. Çünkü sonraki gün rammstein vardı ve ben saat 5te kalkıp sıraya girmeliydim. O yüzden teyzemde kalmaya karar vermiştim zaten çantamda yanımdaydı. Teyzeme vardığımda saat 1 e gelmişti hemen uykuya dalmaya çalıştım ama olmadı çünkü rammstein'a bir gün kalmıştı. Saat 2 gibi uykuya dalabildim.


BüyükGün


Uyanış saati 5:15 . Gözlerim kıpkırmızı olmuş. Ve bir eksiklik hissediyorum ama emin değilim. Kalktım başımı yıkadım üstümü değiştim. Bileti tam 7 kere kontrol ettim belki daha fazladır emin değilim. Tabi bu arada aşırı sessizim. Evde insanlar uyanmamış çünkü. Her neyse her şey tamam iki kere kontrol edildi. Evden çıktım. Yola koyuldum.Oda ne, haziranda sabah ölümüne yağmur yayıyor ve benim üstümde sadece ince yağmurluk ve onun altında t-shirt var. Ama olsun böyle olması bir şey fark etmezdi. Çünkü burda tek önemli olan şey müzik ve yağmur müziğe bir şey yapamazdı. İlk durağım metrobüstü , sabahları 20 dakikada bir geliyormuş. Ben onu o anda öğrendim. Ve tam orada düşünürken neyin eksik olduğunu hatırlamıştım. YEMEK. Kahretsin yemeği unutmuştum. Bunu düşünememiştim. Nerde yemeliydim. Fazla yemeliydim çünkü en az 10 saat ayakta kalıcaktım. Metrobüs geldi , artık binmiştim ve Mecidiyeköyde nerde yiyebilirdim diye düşünürken. Bulmuştum , sokaktaki simit satıcıları simitle doyulurmu derseniz. 4 tane yersen doyarsın cevabını verebilirim size. Buldum tamda metro girişindeydi aldım 4 tane simit ve metroya doğru yürümeye başladım. Tam turnikelere gelmiştim pasomuda çıkarmıştım ki bir şey fark ettim güvenlik görevlisi tuvalete gidiyordu. Ve benim aklıma gelen ilk şey rock'n roll oldu. Asilik , farklılık ve özgürlük hızlı bir koşuyla turnikelerin üstünden atladım ve arkama bakmadan merdivenlerden inmeye başladım. Çok eğleniyordum. Bu duyguyu özlemiştim. Her neyse metroyuda en az bi 20 dakka bekledikten sonra taksimdeydim. Taksimi saat 6da hiç bu kadar kalabalık görmemiştim. Aslında korktum o anda. Ya insanlar benden daha önce çıkıp sıraya girmişse. Ve ben geride kaldıysam. Ve koşmaya başladım. Yanımda siyah giyen bira içen kardeşlerim bana bakıyorlardı. Koştum , koştum ama itü'nün önünde durmak zorunda kaldım. Yorulmuştum artık. Yürüdüm ve stadı gördüm. Bir stad bana daha önce bu kadar güzel gelmemişti (beşiktaş yazısı hariç). Daha önceden nerden gireceğime baktığım için hemen Yeni açığa doğru yürümeye başladım saha içi girişi en azından büyük olanı orasıydı. Girişe geldiğimde mutluydum çünkü önümde en fazla 30 kişi vardı. Zaten 6 tane giriş kapısı vardı her kapıda 5 kişi vardı.. Yağmur hala yağıyordu. Hemde hızlanmıştı. Kuyruğa girdim. Kimseyi tanımıyordum ama üzülmedim çünkü en fazla 1 saat sonra hepsiyle her şeyimi paylaşmış olacaktım. O sırada tanıdık bir yüz gördüm. İlkokulumdan iki kişi. Mutlu olmuştum. Yanıma geldiler konuşmaya başladık. Yağmur yavaşlamıştı. Yaklaşık 1 saat sonra güvenlik görevlileri geldi ve bizim küfürlerimizi alan bir söz söylediler. " Hepiniz dışardaki demir kapıya". Bu yağmurdamı bu adamlar delirmiş olmadı dedim. Ama sonra aklıma geldi. Eğer demir kapınını en önünde ben olursam stada ilk ben gelirdim. Güvenlik görevlileriyle boş bir konuşmadan sonra dışarıya doğru en son yürüyen bendim. Ve tahmin ettiğim gibi oldu en önde ben vardım. Hemen ordaki insanlarla kaynaşmıştım. Neredeyse hepsi İncidendi. Hepimizi o kadar heycanlıydık ki. Önümüzden geçen forklift'i bile alkışlıkyoruk. Espriler hep aynıydı. Dedeler , ceCece , Adam haklı beyler , Artiz ne ara la bazarda vs. vs.

Benden bu gecelik bu kadar yarın hikayenin devamı ve ikinci günü (yani manowar) ı anlatıcam. Hepinize iyi geceler !
Not: burada geçen sahısların isimlerini kullanmadım, bu yüzden inş bana darılmassınız.